Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

1 Ocak 2014 Çarşamba

Zıtlıklar üzerine eğlenceli bir senfoni!


Lataşiba: İki Kentin Arasında
Yazar: İrem Uşar
Resimleyen: Sadi Güran
Günışığı Kitaplığı, 2013
8+ yaş

 Gökçen Düzkaya
Gündüz geceye, gece gündüze kavuşur.  Kuşlar, ağaçlarına, kurbağalar nehirlerine, darlar genişlere, genişler darlara…
Her şey bir kitapla başladı, bir gölge oyunuyla sona erdi.  Yok yok öyle demek doğru olmaz. Daha öncesi ve daha sonrası yok mu bu işin? Başlangıçlar ve sonların da nedenleri ve sonuçları yok mu? Elbette var! Mesela bizim Şibanların ve Latanların içlerini kemiren merak duygusu. Onlar da kim? Hemen söyleyelim. Latanlar Lata’da yaşayanlar, Şibanlar da Şiba’da… İlki genişlerin  diğeri de darların ülkesi. Aralarında devasa surlar var.  Bir Şiban için her şey çok dar. Tek kişilik. İki kişi yolda karşılaşırsa biri duvara yapışıp diğerine yol vermek zorunda. O derece yani…  Ve her şey yasak bu arada. Bir Latan için de her şey alabildiğine geniş, yasak ne demek bilmezler ki…

Şu iç kemiren meraka dönelim. Bizim Şibalı çocuklara görünen, kütüphaneye “Şiba’nın Uzak ve Hür Ovası” adlı bir kitap bırakan gizli kahramandan önce de merak vardı. Zaten her şey o merakla başladı. Gelin görün ki merak etmek yasak! Yasak da bir yere kadar canım! Ha bir de duvarın öbür tarafından gelen cam kurbağası var. Veriler birikir. Artık harekete geçme zamanıdır. Duvarın arkasında ne vardır?

Biz Şibalı iki yaramazı orada bırakalım şimdilik. Bakalım Lata’da neler olmaktadır? Bir gece bu genişler ülkesinde bir Ay partisi verilecektir. İki ağacın arasına ressamların türlü renklerle bezdikleri Aykuşu resmedilir. Çarşaf gerilmeye başladıkça gözler kuşa çevrileceğine çarşafa yansıyan dar ve uzun binalarıyla, surlarıyla, her şeyiyle tastamam bir kente yönelir. Herkesin ağzı açık kalmıştır. Yöneticiler bu işin bir şaka olduğunu söylerler. İnsanlar buna inanırlar. Ama merak orada da daha önce başlamıştır. Duvarın arkasında başlayan merak çarşafın düşüyle buluşunca… Daha önce hiç görülmeyen bir şey görülmüştür sonuçta. Merak etmemek mümkün mü?

Burada yazarımız müthiş bir soyutlama yaparak gölgeleri sokuyor devreye. Şlopgen- bir Latan-kendi giremese de hayalet şehre gölgesini düşürüyor çarşafa ve böyle girmeye çalışıyor yasak şehre. Yasak? Bir Latan’ın hiç alışık olmadığı bu söz damdan düşer gibi düşüyor Şlopgen’in başına. Anlıyoruz ki yasaklar, birilerinin işine gelmeyince devreye giriveriyor. Yani birileri sırlar saklıyor! 

Artık durmak ne mümkün! Herkesin içine kurt düşmüş belli. En başta ressamların; çünkü hayalet şehri kendilerinden başka kimse resmedemez keza onlar da böyle bir şehir resmetmediklerinden eminler. O zaman yalancının mumu yatsıya kadar, bir elin nesi var iki elin sesi … diyerekten sona yaklaşılır. Gerçekler ortaya çıkar ve karşınızda LATAŞİBA!

İrem Uşar’ın 8-12 yaş çocukları için yazdığı, Sadi Güran’ın alışılmışın dışında çizgilerle resimlediği bu kitap gerçekten çocukların pırıl pırıl zekâlarının hakkı verilerek meydana getirilmiş bir kitap. Fiil çekimlerinde şimdiki zamanın sıkça kullanılmış olması kitabın masalsı havasını hiç de dağıtmamış ve kitaba müthiş bir akıcılık kazandırmış. İnsanların kendi yaşamlarını saçma sapan sebeplerle belli kurallara hapsederek işkence haline getirişinin ve aslında önemli olanın birliktelik, paylaşım ve doğa ile insan arasında kurulan iyi ilişkiler olması gerektiğinin özlü bir anlatım ve yerinde soyutlamalarla anlatıldığı bu olgun yapıt, okuma listemize girmeyi çoktan hak ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder