Küçükler ve Büyükler
Brigitte
Labbe-Michel Puech
Günışığı
Kitaplığı, 2013
7+ yaş
|
Evrim Gökçe
“Küçükler ve Büyükler” bir dizi başlıkta
örnekler vererek büyümeye zaman tanımayı anlatan bir kitap. Sanki çocukluğunun
keyfini büyüme sevdasıyla yaşayamayan küçüklere, “ağırdan alın, sakin olun,
zamanı gelecek” diyen bir kitabı okuduğunuzu düşündürüyor.
Çocuk olmaktan
mutlu olduğu günleri hatırlayanınız var mı? Çocukken hiç “iyi ki de çocuğuz”
dediğimiz olmuş mudur?
Deliler gibi
saklambaç oynarken anneniz “sofra hazır, çık yukarı, şimdi aşağı gelirim bak”
diye hafif tehditkâr seslendiğinde yahut “on beş tatilinde” sayfalar dolusu
“Işık, ılık süt iç” yazar, sütten buz gibi soğurken, içinizden-dışınızdan “ah
bir büyüsem” demeyeniniz var mı?
Ya da çok mutlu
olduğunuz anları düşünsek, bir doğum günü partisinde hediyelerle şımartılmış,
anne babanız hem bütçelerini hem sizi mutlu etmeyi ev yapımı bir çikolatalı
pastayla aynı potada eritirken, “çocuk olmak ne güzel” diye düşünmek yerine,
“yaşasın, 1 yaş daha büyüdüm” demediniz mi?
Çocuk olmanın
çocukluğu en komik kılan yanlarından biri de büyüme hedefine duyulan abartılı
ilgi desek, çok yanlış bir şey söylemiş olmayız. Yaşını söylerken üstten
almalar, ayakkabı numarasını illa ki biraz büyük söylemeler, en arka sırada
oturmayı kabullenmek pahasına sınıfın en uzun boylusu olmaktan gururlanmalar…
Büyümeye zaman
tanımak
“Küçükler ve
Büyükler” bir dizi başlıkta örnekler vererek büyümeye zaman tanımayı anlatan
bir kitap. Sanki çocukluğunun keyfini büyüme sevdasıyla yaşayamayan küçüklere,
“ağırdan alın, sakin olun, zamanı gelecek” diyen bir kitabı okuduğunuzu düşündürüyor.
Bunu yaparken
“çocuklara yanlış yapan” örnekler de ele alınıyor. Çocukların “hayır” deme
hakkından, kimi zaferleri çocukların kendilerinin edinmesine imkan tanımaktan
söz eden “Küçükler ve Büyükler”, bunu büyüklere parmak sallayarak yapıyor bile denebilir.
Çocuk istismarı
konusunda çocuklara pek de örtük olmayan bir dille gerçekliği ve yapılması
gerekeni anlatıyor, bir kaydırağın tepesine çıkmaya çalışan çocuğa yardım
ettiğini sanarak kucaklayıp kaldıran bir yetişkine de “izin ver de kendi
deneyimlesin” diyor.
Safistan’da
kandırılmak küçüklüğün suçu mu?
Kitapta oy
kullanmaktan söz edilen bir bölümde, 18 yaşına gelmemiş çocuklara oy
kullandırılan bir hayali ülkede -Safistan-, çocukların sükut-u hayale
uğradıklarına tanık oluyoruz. Büyük olmadıkları halde oy kullandıkları için
kandırıldıkları iddia edilen Safistanlı çocukların hikayeleri aklınıza pek
yatmayabilir. Zira Safistanlı büyükleri de tanıyor ve seçmenliklerinin
sonuçlarının pek farklı olamayabileceğini biliyoruz.
Oysa, bir başka
isimli ülkede, çocukluğun da ülkenin güzelliğinden, renginden, ışığından
beslendiği günlerde, 18’in “gerek şart” olmadığını da anımsıyoruz.
Kitapta canınızı
sıkacak bir diğer nokta da, küçükken kurduğunuz hayallere, bekçiliğini
yaptığınız tutkulara, heveslere ilaveten, neresinden baksanız sevimsiz duran
“proje” sözcüğünün eklendiği cümleler. Küçüklerin “projeleri” olması fikri
bile, köşe dönmeci zihinlerin ağacı yaşken, sözcüğün gerçek anlamıyla “eğmek”
fiiline karşılık gibi geliyor. Ne proje denilsin ne ağaç “eğilsin”
istiyorsunuz.
Büyümek hemen
şimdi!
Yazının başında
söylediğimiz, küçüklerin başına musallat büyüme sevdası, büyüklerin eline
ayağına dolanan küçülme hastalığıyla karşılaştırıldığında, dünyanın en şirin ve
haklı sevdalarından biri gibi görünüyor. Kocaman gövdelerin, büyük ellerin,
ayakların “küçülme telaşları”, bebek taklitli sesleri de dünyanın en az şirin
ve en haksız telaşı ödülünü kolaylıkla göğüsleyebilir.
Ama ne yalan
söyleyelim, küçüklüğün çabuk geçen günlerinin büyüklüğe koşan adımları, elbette
heyecan uyandırıyor ama çocukluk geride kaldıkça, daha da bir güzel geliyor.
Mesafe, özlemi derinleştiriyor.
Bu az biraz
hüzünlü şeyleri bir yana bırakarak bitirelim. Projeli değil, tutkulu, hevesli,
meraklı, ilgili, sevgili, duygulu küçüklerin, dünyayı daha iyi kalpli büyükler
olarak donatacağı günler için, başka anlamların kapısını çalarak: Büyümek Hemen
Şimdi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder