Semih ve
Balat'ın Bulutu
Tim Davis
Çeviri: Senem Davis
Mandolin
Yayınları, 2009
8+ yaş
|
Gökçen Düzkaya
‘Kentsel dönüşüm’ adı altında sunulan
rant projelerini, çocuk dünyasının içinden naif bir dille anlatan bu hikayeyi
çocuklar kadar büyükler de keyifle okuyabilir.
İstanbul’a gidip de
Balat’ı, Ayvansaray’ı, Edirnekapı’yı gezmediyseniz, tarihi yarımada turunu
tamamlayıp içiniz rahatlamış olarak dönmeniz mümkün değildir. Çünkü bu tur size
Bizans ve Osmanlı ile ilgili bilgi vermekle kalmayacak; gezdiğiniz her sokakta,
girdiğiniz her yıkıntıda, bir çay içmek için mola verdiğiniz her mahallede ve
Haliç boyunca uzanan Balat Vapur İskelesi Caddesi’nden arkaya her baktığınızda
buram buram ben buradayım diyen bu tarihî dokunun içinde yolculuk yapma fırsatı
yakalamanızı da sağlayacak. Tıpkı masalımızın kahramanı Semih gibi.
Tevfik Fikret’in Sis şiirinde dediği üzere, dişleri
düşmüş sırıtan sur kafilesi sizi önce şehrin içine alıp buyur edecek. Biraz
ilerledikçe çatılmış kaşlar gibi karşılıklı sıralanmış tarihî cumbalı Balat
evlerinin arasına çekilmiş iplere asılan rengârenk çamaşırların altından
geçerken, “bizim mahalle de böyleydi” demeye kalmadan sağdan soldan adım
atıveren kilise ve şapel duvarları, Osmanlı döneminden kalma türbeler, çeşmeler
tozlu örtülerini kaldırıp bizi biraz daha yukarı çıkarıverirler. İşte
karşımızda Kırmızı Mektep masalsı görkemiyle bizi karşılamaktadır. Bu saati
durmuş tarihin içinde capcanlı bir hayat ılık bir kan gibi dopdolu akar tüm
çelişkisiyle. Balat, Eminönü’ne giderken yolun sağından bize bir selam çakar
devlet erkânı, ruhban sınıfı; viraneler ve avare çocuklarıyla hep birlikte…
Masal Masal İçinde…
Bu kısa betimlemeyi de
kendimize mesken ettikten sonra Semih’in macerasıyla tanışmak boynumuzun borcu
olsa gerek. Balat’ın surlarından geçip
bir buluta atlayıp kısa bir İstanbul turu atan Semih neler görmüştü? Kentin
altındaki antik tünellerde karşısına neler çıkmıştı? Uzaya kadar gidebilen
Semih, Düşünce Balığı’nın sırtında neler yaşamıştı? Belki siz de bu masalı
okuduktan sonra çok soru soran biri haline gelirsiniz fena mı olur?
Tim Davis “Semih ve Balat’ın Bulutu” nu yazarken
gerçekten Balat’tan daha iyi bir mekân bulamazdı denilebilir. Hele Senem
Davis’in resimlediği Balat ve Haliç görülmeye değer. Biz böyle diyorsak kim
bilir orada yaşayan insanlar nasıl bir hava soluyorlardır? Eksiğiyle gediğiyle
de olsa kendi yağıyla kavrulan Balat ahalisi bir süredir bir kâbus görüyordu.
Aslında onları bu masaldan çekip çıkarmak isteyen kötü kalpli düşmanlar da yok
değildi. Bir kentsel dönüşüm projesi icat etmişler, insanların başına musallat
olmuşlar. Onları yaşadıkları evlerinden, mahallelerinden koparıp kendi
kaderlerine terk etmek; Balat’ın yerine de yeni yeni binalar, oteller, belki de
şehrin tarihi dokusuyla hiç mi hiç uyuşmayan gökdelenler dikmenin peşine
düşmüşlerdi. Buna da kamulaştırma diyorlardı. Neyse ki geçtiğimiz Eylül’de
ülkemizde acele kamulaştırma konusunda ilk defa bir bakanlar kurulu kararı iptal
edildi ve Balat halkı bu kâbustan belki bir süreliğine uyanmış oldu. Kim bilir
belki Semih’in bulutu bu kez de Balat’ı kötü adamların elinden kaçırır, ne
dersiniz? Biz de Balat’ımıza hep birlikte sahip çıkarız böylece….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder