Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

20 Kasım 2013 Çarşamba

Balat’a gideriken aldı da bir yağmur…



Semih ve Balat'ın Bulutu
Tim Davis
Çeviri: Senem Davis
Mandolin Yayınları, 2009
8+ yaş

 Gökçen Düzkaya

 ‘Kentsel dönüşüm’ adı altında sunulan rant projelerini, çocuk dünyasının içinden naif bir dille anlatan bu hikayeyi çocuklar kadar büyükler de keyifle okuyabilir.

İstanbul’a gidip de Balat’ı, Ayvansaray’ı, Edirnekapı’yı gezmediyseniz, tarihi yarımada turunu tamamlayıp içiniz rahatlamış olarak dönmeniz mümkün değildir. Çünkü bu tur size Bizans ve Osmanlı ile ilgili bilgi vermekle kalmayacak; gezdiğiniz her sokakta, girdiğiniz her yıkıntıda, bir çay içmek için mola verdiğiniz her mahallede ve Haliç boyunca uzanan Balat Vapur İskelesi Caddesi’nden arkaya her baktığınızda buram buram ben buradayım diyen bu tarihî dokunun içinde yolculuk yapma fırsatı yakalamanızı da sağlayacak. Tıpkı masalımızın kahramanı Semih gibi.

Tevfik Fikret’in Sis şiirinde dediği üzere, dişleri düşmüş sırıtan sur kafilesi sizi önce şehrin içine alıp buyur edecek. Biraz ilerledikçe çatılmış kaşlar gibi karşılıklı sıralanmış tarihî cumbalı Balat evlerinin arasına çekilmiş iplere asılan rengârenk çamaşırların altından geçerken, “bizim mahalle de böyleydi” demeye kalmadan sağdan soldan adım atıveren kilise ve şapel duvarları, Osmanlı döneminden kalma türbeler, çeşmeler tozlu örtülerini kaldırıp bizi biraz daha yukarı çıkarıverirler. İşte karşımızda Kırmızı Mektep masalsı görkemiyle bizi karşılamaktadır. Bu saati durmuş tarihin içinde capcanlı bir hayat ılık bir kan gibi dopdolu akar tüm çelişkisiyle. Balat, Eminönü’ne giderken yolun sağından bize bir selam çakar devlet erkânı, ruhban sınıfı; viraneler ve avare çocuklarıyla hep birlikte…
Masal Masal İçinde…




Bu kısa betimlemeyi de kendimize mesken ettikten sonra Semih’in macerasıyla tanışmak boynumuzun borcu olsa gerek.  Balat’ın surlarından geçip bir buluta atlayıp kısa bir İstanbul turu atan Semih neler görmüştü? Kentin altındaki antik tünellerde karşısına neler çıkmıştı? Uzaya kadar gidebilen Semih, Düşünce Balığı’nın sırtında neler yaşamıştı? Belki siz de bu masalı okuduktan sonra çok soru soran biri haline gelirsiniz fena mı olur?  

Tim Davis “Semih ve Balat’ın Bulutu” nu yazarken gerçekten Balat’tan daha iyi bir mekân bulamazdı denilebilir. Hele Senem Davis’in resimlediği Balat ve Haliç görülmeye değer. Biz böyle diyorsak kim bilir orada yaşayan insanlar nasıl bir hava soluyorlardır? Eksiğiyle gediğiyle de olsa kendi yağıyla kavrulan Balat ahalisi bir süredir bir kâbus görüyordu. Aslında onları bu masaldan çekip çıkarmak isteyen kötü kalpli düşmanlar da yok değildi. Bir kentsel dönüşüm projesi icat etmişler, insanların başına musallat olmuşlar. Onları yaşadıkları evlerinden, mahallelerinden koparıp kendi kaderlerine terk etmek; Balat’ın yerine de yeni yeni binalar, oteller, belki de şehrin tarihi dokusuyla hiç mi hiç uyuşmayan gökdelenler dikmenin peşine düşmüşlerdi. Buna da kamulaştırma diyorlardı. Neyse ki geçtiğimiz Eylül’de ülkemizde acele kamulaştırma konusunda ilk defa bir bakanlar kurulu kararı iptal edildi ve Balat halkı bu kâbustan belki bir süreliğine uyanmış oldu. Kim bilir belki Semih’in bulutu bu kez de Balat’ı kötü adamların elinden kaçırır, ne dersiniz? Biz de Balat’ımıza hep birlikte sahip çıkarız böylece….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder