Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

27 Kasım 2013 Çarşamba

Ateş, Dere ve Kaplumbağa…

Ateşin Dereyi Kurtardığı Gece
Odile Kayser
Nesin Yayınevi, 2011, 1. Basım
7+ yaş

 Gökçen Düzkaya 
Suyumuzu bizden alan, yeşilin tam ortasına acımadan vurulan neşter ise HES’ler,  bizler de dereyi kurtaracak ateşiz. Nasıl olur demeyin? Doğanın iki zıt kardeşinin sesine kulak verin.
 “Yaşlı bir adam bir kaplumbağanın üstüne oturmuş, önündeki su birikintisine bakıyordu. Köyümüzün deresinden yalnızca bu kalmıştı. Her zaman aktığı için, hiç kurumayacak sanmıştık. Suyunu içmemiz, balıklarını yememiz ve içinde yüzmemiz için kendini bize sunardı. Ama günden güne kararıyordu. Yosunlar ve balıklar yavaş yavaş yok oldu. Kuşlar uçup kayboldu. Ve sonunda dere de akmamaya başladı. İşte o zaman insanlar da gittiler. (…)”  

İnsanlar da gittiler… Bir sürü cümle uçuşuyor insanın kafasında. Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık avlandığında; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak... Yahut Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar adlı öyküsünde dediği; artık gökyüzünde esmer lekecikler göremeyeceğimiz… Toprak anamızın koyu yeşil saçları dalgalanmayacak… Unutmadan, Akira Kurosava’nın Dreams ( Düşler ) adlı filmi vardır izleyenler bilir. Ağlayan Şeytan adlı rüya… İnsanlığın sonunu betimler. Fakat filmin en son rüyası; Su Değirmenleri Köyü. Ne güzel bir köydür öyle! Ortasından geniş bir dere akar gürül gürül. Bu köyde insanlar çok uzun yaşarlar ve mutludurlar. Çünkü doğayla iç içedirler. Muhteşem bir köy resmedilir. 

Odíle Kayser ve Marc Buléon’un yazdığı, Ali Nesin’in çevirisini üstlendiği; yine Odíle Kayser’in resimlediği, kaligrafisini Akiko Fukata’nın yaptığı “Ateşin Dereyi Kurtardığı Gece” adlı masal çok kısa olmasına rağmen insanı yüreğinin ortasından yaralayan bir konuya parmak basıyor ve birçok erdemi içerisinde barındırıyor. Masaldaki Yang Çoğ bir ressam. Ellerinden kayıp gitmekte olan deresine olanca hüznünü akıtırken bir yandan da resmini yapan Çoğ, doğayla bütünleşmenin simgesi. Üstünde oturduğu kaplumbağa, kendinden bir canlı. Ve tabi ki ateş! Ateş nasıl olur da bir dereyi kurtarır? Kurtarıyor işte, doğanın cilvesi. Ya da öyle demeyelim de, ateş olmadan doğa da tamamlanmaz ki diyelim. Bizim göremediğimiz kardeşliği doğa aslında içinde barındırıyor da haberimiz yok. Kaba hatlarıyla evrimden ve doğanın diyalektiğinden bahsediyor bu kısa masal, o yüzden de okunası… Ve şiirsellik… Doğanın yok oluşu karşısında sözcüklerin ağıdı. Bu kısacık masalda... Bizim HES’lerle, santrallerle, barajlarla yıkmaya çalıştığımızı ateş kurtarıyor. Doğanın kendi içinde barındırdığı kardeşi yani. Yani o icat dediğimiz…

Ve biz, insanlar. Doğanın diğerleri gibi bir parçası aslında, onlarla eşit olan. Bu büyük biz, doğaya üvey kardeş muamelesi yapıyor, mavi gezegenimizin sonunu hazırlıyor aslında, farkında mıyız?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder