Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

26 Şubat 2014 Çarşamba

Küçücük bir büyük büyükanne!

İçimdeki Büyükanne
Resimleyen: Mustafa Delioğlu
Çeviri: Şehsuvar Adil
Can Çocuk Yay.
2010, 7+ yaş

Gökçen Düzkaya

Zaman yolculuğu mümkün müdür? bilemiyoruz ama eski zamana özlem hep yanı başımızda bunu biliyoruz. Bu hafta ‘Nerde o eski bayramlar’ tadında bir hikâyeyi, İçimdeki Büyükanne’yi, televizyonlara örtülen dantellerle, mis kokulu şerbetlerle sunuyoruz.

Küçük bir kız içinde büyükannesinin sesini duyarsa ne olur? Tabi ki başlar geçmişe doğru yolculuğa. O vakit gelsin eski zamanlardaki şarkılar, danslar; dantelli tabak örtüleri, kenarları dantelle işlenmiş kolalanmış mendiller, renkli camdan likör sürahileri, ceviz konsollar, porselen süsler, biblolar; keşkülüfukara, elmasiye, ah ya o paluze ve nişastalı pelte!…  Kola mı? Ne gezer! Hiç de fena değilmiş hani bu…

Bu yaramazca, erkek gibi duvarlara tırmanan ıslık çalan çelimsiz kız büyük büyükannesinin miniklik fotoğrafını görür ve ondan yıllarca evvel bu dünyadan göçüp gittiğine bir türlü akıl erdiremez. Fotoğraftaki küçük kız yani aslında Bia Nine ile zamanda yolculuk başlar; iki kuşak arası köprü kuruluverir.  Kahramanımızın içine bir fotoğrafla giriveren bu Bia Nine, başlar bizim kızla konuşmaya. Bizimki ne yapsa, Bia Nine hemen fotoğraftan fırlayıp: Hayır! Kızlar ıslık çalmaz, hanım hanımcık oturur, nakış yapar; ne? Yengeni mi yiyeceksin? Yengen tost da ne gibi karşı çıkışlarla hiç bilmediği bir hayat hakkında yorumlarda bulunur. Kısacası bu kuşak çatışması bizim İsabel’i çileden çıkartır. Bir gün kendini “Ben benim!” diye bağırırken buluverir. Gripten sayıkladığını sanıp okuldan eve yollarlar neyse ki…


Muhteşem ikili böyle birbirleriyle çekişedursunlar, İsabel’in içinden derinlerden bir yerden tiz bir ses başını göstermeye başlar. Bu ikinci ses de neyin nesi, kimin sesi derken, o da ne! İsabel’in torununun kızının; yani Beta Torun’un sesi olmasın mı?

Nakış işlemek demiştik ya hani, işte bu iş İsabel’in pek hoşuna gitmiştir. Annesi büyükannesinden yani Bia Nine’den öğrendiği bu el işini İsabel’in isteği üzerine kızına da öğretir. Bu anlardan biri İsabel için talihsiz anlardan biridir; zira Beta Torun da İsabel’i zayıf noktasından vurmuş; onu evde böyle gereksiz, yaşlı işi şeylerle uğraşmakla suçlamıştır. Yani onu kendi zamanına göre geri kalmış bulmuştur doğal olarak, tıpkı İsa’nın Bia’yı geri kalmışlıkla suçlaması gibi…

Biri geçmişten, diğeri gelecekten gelip İsabel’in bünyesinde buluşan bu üç kişi kimi zaman iyi anlaşıp kimi zaman da kavga ettiler; fakat İsa’nın bildiği tek şey şu oldu: “Böylece kim olduğumu anlıyorum ve bizi hiç kimse ayıramaz.” Gerçekten de üç kuşak arasındaki bağ başka türlü bu kadar güzel anlatılamazdı çocuklara. İvedilikle okumanızı tavsiye ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder