Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği
Ömer Faruk
Resimleyen: Buket Topakoğlu Gencer
YKY, 2012
6-8 yaş
|
Mehmet Özçataloğlu
Defne ağacı ve Orman Kardeşliği, Gezi’de
ağaçlara sarılanlara, iş makinesinin önüne oturan Kıymet Teyze’ye velhasıl
doğaya dost insana selamdır…
İnsanoğlu
gözünü döndürmüş, yeşile dair ne varsa grileştirme telaşında. Bitmek bilmez bir
istek, kesilmez bir iştahla doğaya saldırıyor. “Her yer inşaat olsun, cebimiz
parayla dolsun” fikrinin acımasızlığını bu ülke geçen yıl bugünlerde yaşadı.
“Önümde kimse durmasın, yakar yıkarım inşaatımı da yaparım” fikrine karşı
onlarca göz feda edildi. Yaralananlar oldu, yetmedi sekiz can yitirildi. Gezi
direnişinin yıl dönümünde, anamalcı sistemle doğanın gerçek sahipleri
arasındaki mücadeleyi konu eden “Defne
Ağacı ve Orman Kardeşliği” nden söz edelim istiyorum. Söz edelim ki masum
zihinler anamalcı sistemin çürümüş bir sistem olduğunu bilsinler. Yaşamın para
üzerine kurulu olmadığını, başka ve daha önemli değerler olduğunu akıllarında
tutsunlar.
Yapı
Kredi Yayınları arasından yayımlanan, Ömer Faruk’un yazdığı, Buket
Topakoğlu’nun resimlediği kitap çevre kirliliğinin yarattığı sonuçları ve
onlara itiraz eden hayvanların ve ağaçların heyecanlı maceralarını anlatıyor.
Gezi parkındaki ağaçların katledilmesine insanların bir kısmının sessiz
kaldığını, görmezden geldiğini, daha da kötüsü katliamı desteklediklerini
düşününce hayvanların çevre kirliliğine karşı duruşu daha başka ve daha fazla
anlam kazanıyor.
Hikâyemize
gelince, günümüzde sadece hayallerimizde canlandırabileceğimiz, düşlerimizde
görebileceğimiz bir güzellikteki ormanda geçiyor olaylar. Hayvanlar kendi
aralarında şakalaşıp oynaşıyorken önce kirpinin gözleri kararmış, burnu
karıncalanmış ve hapşırmış. Ardından tavşanın da aynı şekilde. Ve sonrasında da
sincapların… Ne oluyor bize diye düşünürken siyah duman bulutunun ormana doğru
geldiğini görüyorlar. “Nedir bu karartı, nereden geliyor?” diye düşünedursunlar
yanıtını rüzgâr veriyor ormanın sakinlerine. İnsanların kurmuş olduğu
fabrikanın bacalarından geldiğini anlatıyor bu siyah duman bulutunun.
Sonrasında çevrecilerin daniskası insanoğlu ile doğanın masum sakinleri
arasında amansız mücadele başlıyor. Sevimli dostlar ne yaparlarsa yapsınlar
fabrika yöneticileri geri adım atmıyorlar, siyah dumanlara karşı çözüm
aramıyorlar. Her defasında aynı yanıt: “Ha ha hayt, gülelim bari. Sizin için
koskoca fabrikayı mı kapatacağız. Olmaz.”
Gel
zaman git zaman çeşitli denemelerden sonra hayvanlar Defne Ağacı’na
sığınıyorlar, yardım diliyorlar. Defne Ağacı ormandaki diğer ağaçların da
yardımıyla çözüm üretiyor. Ne mi yapıyorlar? Rüzgâr esiyor, ağaçlar ise geceler
gündüzler boyu rüzgâr sesi çıkararak fabrika yöneticilerini uyutmuyorlar. Sonunda
uykusuzluktan bitap düşen yöneticiler fabrikayı çalıştıramıyorlar. Makineler, dişlilerinin
arasına toz toprak dolduğundan bozuluyor, çalışmıyor. Sonucunda siyah duman
bacalardan tütmüyor, çevre kirlenmiyor.
Doğa
insanoğlundan intikamını bir şekilde alıyor. Yaşadığımız dünyada sellerle,
heyelanlarla karşılaştığımızda bunu görüyoruz aslında. Fakat zaman yaralara
çare olup kabuk tutturunca katliam devam ediyor.
Elimizdeki
bu küçük kitap da gösteriyor ki doğa kendine yapılanı görüyor, biliyor. O zaman
selam olsun Gezi’de ağaçlara sarılanlara. Selam olsun iş makinesinin önüne
oturan Kıymet Teyze’ye ve tüm Kıymet Teyzelere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder