Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Kardeşçe Bir Yaşama Davet


Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği
Ömer Faruk
Resimleyen: Buket Topakoğlu Gencer
YKY, 2012     
6-8 yaş      

Mehmet Özçataloğlu                                           
                           
Defne ağacı ve Orman Kardeşliği, Gezi’de ağaçlara sarılanlara, iş makinesinin önüne oturan Kıymet Teyze’ye velhasıl doğaya dost insana selamdır…

İnsanoğlu gözünü döndürmüş, yeşile dair ne varsa grileştirme telaşında. Bitmek bilmez bir istek, kesilmez bir iştahla doğaya saldırıyor. “Her yer inşaat olsun, cebimiz parayla dolsun” fikrinin acımasızlığını bu ülke geçen yıl bugünlerde yaşadı. “Önümde kimse durmasın, yakar yıkarım inşaatımı da yaparım” fikrine karşı onlarca göz feda edildi. Yaralananlar oldu, yetmedi sekiz can yitirildi. Gezi direnişinin yıl dönümünde, anamalcı sistemle doğanın gerçek sahipleri arasındaki mücadeleyi konu eden “Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği” nden söz edelim istiyorum. Söz edelim ki masum zihinler anamalcı sistemin çürümüş bir sistem olduğunu bilsinler. Yaşamın para üzerine kurulu olmadığını, başka ve daha önemli değerler olduğunu akıllarında tutsunlar.

Yapı Kredi Yayınları arasından yayımlanan, Ömer Faruk’un yazdığı, Buket Topakoğlu’nun resimlediği kitap çevre kirliliğinin yarattığı sonuçları ve onlara itiraz eden hayvanların ve ağaçların heyecanlı maceralarını anlatıyor. Gezi parkındaki ağaçların katledilmesine insanların bir kısmının sessiz kaldığını, görmezden geldiğini, daha da kötüsü katliamı desteklediklerini düşününce hayvanların çevre kirliliğine karşı duruşu daha başka ve daha fazla anlam kazanıyor.


Hikâyemize gelince, günümüzde sadece hayallerimizde canlandırabileceğimiz, düşlerimizde görebileceğimiz bir güzellikteki ormanda geçiyor olaylar. Hayvanlar kendi aralarında şakalaşıp oynaşıyorken önce kirpinin gözleri kararmış, burnu karıncalanmış ve hapşırmış. Ardından tavşanın da aynı şekilde. Ve sonrasında da sincapların… Ne oluyor bize diye düşünürken siyah duman bulutunun ormana doğru geldiğini görüyorlar. “Nedir bu karartı, nereden geliyor?” diye düşünedursunlar yanıtını rüzgâr veriyor ormanın sakinlerine. İnsanların kurmuş olduğu fabrikanın bacalarından geldiğini anlatıyor bu siyah duman bulutunun. Sonrasında çevrecilerin daniskası insanoğlu ile doğanın masum sakinleri arasında amansız mücadele başlıyor. Sevimli dostlar ne yaparlarsa yapsınlar fabrika yöneticileri geri adım atmıyorlar, siyah dumanlara karşı çözüm aramıyorlar. Her defasında aynı yanıt: “Ha ha hayt, gülelim bari. Sizin için koskoca fabrikayı mı kapatacağız. Olmaz.”

Gel zaman git zaman çeşitli denemelerden sonra hayvanlar Defne Ağacı’na sığınıyorlar, yardım diliyorlar. Defne Ağacı ormandaki diğer ağaçların da yardımıyla çözüm üretiyor. Ne mi yapıyorlar? Rüzgâr esiyor, ağaçlar ise geceler gündüzler boyu rüzgâr sesi çıkararak fabrika yöneticilerini uyutmuyorlar. Sonunda uykusuzluktan bitap düşen yöneticiler fabrikayı çalıştıramıyorlar. Makineler, dişlilerinin arasına toz toprak dolduğundan bozuluyor, çalışmıyor. Sonucunda siyah duman bacalardan tütmüyor, çevre kirlenmiyor.

Doğa insanoğlundan intikamını bir şekilde alıyor. Yaşadığımız dünyada sellerle, heyelanlarla karşılaştığımızda bunu görüyoruz aslında. Fakat zaman yaralara çare olup kabuk tutturunca katliam devam ediyor.

Elimizdeki bu küçük kitap da gösteriyor ki doğa kendine yapılanı görüyor, biliyor. O zaman selam olsun Gezi’de ağaçlara sarılanlara. Selam olsun iş makinesinin önüne oturan Kıymet Teyze’ye ve tüm Kıymet Teyzelere…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder