Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Hüzünlü Bir Masalın Kıyısında Durmak

          
Mutlu Prens
Oscar Wilde
Çeviri: Nihal Yeğinobalı
Resimleyen: Mustafa Delioğlu
Can Çocuk, 2010
8 yaş  ve üstü
Ayla Özüm

İnsanlık Anıtı’na ‘ucube’ diyen uzun adama inat biz Mutlu Prens’e göz kırpıyoruz. Biliyoruz ki biz bize yeteriz.

Masal okurken gözleri yaşarır mı insanın? Eğer bu masal Oscar Wilde’ın “Mutlu Prens”i ise evet. Mutlu Prens’in sizi hüzünlü bir masalın kıyısına götüreceğine emin olabilirsiniz.

Mutlu Prens her şeyi gören, kocaman yürekli bir heykel. Aslında  yaşamı boyunca saraydan çıkmamış, genç yaşta da ölmüş bir prens…. Heykelinin dikildiği şehri yaşadığı saray gibi bilmiş bu yüzden de yaşarken yüzünden gülümsemesi eksik olmamış biri. Ama bir gün ölüp de heykel olunca, o heykel de kentin ortasındaki tepeciğe dikilince mutsuzluk sarıveriyor kurşundan dökülmüş pamuk kalbini…

Heykeli yapanlar altın, elmas, yakut gibi değerli taşlarla kuşatmışlar onu. Bu yüzden bulunduğu parka çok sayıda ziyaretçisi geliyor zaten. Herkes onun güzelliğine, ihtişamına hayranlıkla bakıyor. Bir saza olan aşkından dolayı göç kervanını kaçırmış kırlangıcın yolu bu ihtişamlı heykel ile kesiştiğinde, Mutlu Prens’in kentin yoksulluğuna olan duyarlılığı gözünden yaş olup yağmur gibi yağıyor kırlangıcın üstüne. Neleri dert etmiyor ki Mutlu Prens?

Kentin dış mahallelerinden birinde yıkık dökük bir evde yaşayan yoksul kadının hasta oğlunu, bir evin çatı katında yaşayan parasız pulsuz genç yazarı, babasının zorla çalıştırdığı kibritçi kızı yani yoksulları, geniş, lüks ve güzel evlerde zenginlik içinde yaşayan azınlığın umursamadığı geri kalanı, çoğunluğu… Mutlu Prens sıcak yerlere gitme telaşındaki kırlangıcı ikna etmeyi başarıyor ve bedenindeki değerli taşları kırlangıç sayesinde bir bir yoksullara ulaştırıyor. Kırlangıcın yoksullara her uçuşunda bir damla topaklanıveriyor göz ucunuzda… Bu arada bir damla gözyaşını da kırlangıç için biriktireceksiniz. Çünkü soğuk havaya bedeni daha fazla direnemeyen kırlangıç, son görevinden sonra Mutlu Prensin ayaklarının dibinde sonsuz uykuya dalıyor. Değerli taşların yerinde olmadığını gören belediye başkanı ise bir dilenciye benzettiği heykeli eritilmek üzere fırına göndermekte gecikmiyor. Kuşlar için de bir yasa çıkarmaya kararlı. Diyor ki; kuşlar heykellerin yanında ölmesinler, kirletmesinler ortalığı!

Ne garip bir belediye başkanı tasvir etmiş Oscar Wilde değil mi? Parayla satın alınabilecek her şeye fazlasıyla değer veren ve güzel olan ne varsa yok etmeye çalışan böyle belediye başkanları neyse ki bizim kentlerimizde yaşamıyor (!)


Fırında heykelin eritildiği bölümde, bir damla yaş yanağınızdan aşağıya doğru süzülmek için harekete geçebilir. Çünkü Mutlu Prensin kurşun kalbi, onca sıcaklığa rağmen bir türlü erimiyor. Tanrı meleklerini yeryüzündeki en güzel iki şeyi cennetine getirmeleri için gönderdiğinde melekler ne getiriyor dersiniz?

Hurdaların arasına atılmış kurşun bir kalple ölü kırlangıç bedeni. İşte şimdi hıçkıra hıçkıra ağlayabilirsiniz açlığa, yoksulluğa… Ve biraz daha kin duyabilirsiniz sanırım zengin sofralarında aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyen koca göbekli adamlara ve kadınlara…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder