Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Hayır Bana Dokunma!

Bedenim Bana Ait
Pro Familia
Resimleyen: Dagmar Geisler
Çeviri:  Kâzım Özdoğan
Gergedan Yayınları, 2014
5 yaş ve üstü


Nihal Ünver

Bedenim Bana Ait’te cinsellikle ilgili hak ihlalleri, bedenle ilgili hoşlanma ve hoşlanmama duygusunun açık olarak resmedilmesi, çocukların kafasında bir netlik oluştururken ebeveynler için de yol gösterici özellik taşıyor.

Bedenlerin erkek, kadın, çocuk fark etmeden “insan” olarak tanımlanan o çok önemli ve değerli anlamının hiçe sayıldığı günlerden geçiyoruz. İnsan bedeni gerçekten ve kıyas götürmez bir şekilde kıymetli oysaki. Doğduktan sonra bin bir zahmetle, eziyetle yaşama uyum sağlıyor, nefes almayı, öksürmeyi, içmeyi, yemeyi, yürümeyi, koşmayı, zıplamayı öğreniyor. Ve nihayetinde kimliğini kazanıyor, yaşama karışıyor. Ömrün ilk yıllarında her adımı değerli olan bu gelişimin yaş büyüdükçe pek bir kıymeti kalmıyor gibi. Ama öyle değil işte, her insan bir dünya ve her insan zihni ve bedeniyle bir bütün olarak değerli. Ne kazayla, ne de gaz fişeğiyle ne de yerin altında zehirlenerek yitmeli.

Bedenim Bana Ait, o koskoca insan ömrünün en kritik evresinde, çocukların kendi bedenlerine dair bir bilinç oluşturma çabasını anlatıyor. Bedene dokunulmasıyla ilgili hoşlanma ve hoşlanmama duygusunun açık olarak resmedilmesi, çocukların kafasında bir netlik oluştururken ebeveynler için de yol gösterilmiş oluyor. Çocuklar için beden, yakınlık, temas kurma gibi konular tamamen duygular üzerinden verilmiş, didaktik yollarla değil. Babaannenin yumuşacık kucağı, çok sevgili bir arkadaşla yan yana oturmak, küçük bir bebeğin elinden tutmak ve arkadaşla yerlerde kudurmak; hepsi de çocuğun tanımlayabildiği ve "hoş"  olarak adlandırabildiği örnekler. Ve fakat birinin onu kabaca gıdıklaması, şapır şupur öpmesi, ya da birinin onu sıkıca kucağında tutması ve elbette bir köpeğin kendini yalamasından hoşlanmıyor. Oldukça basit durumlar üzerinden açıklanan bu hoşlanmama durumuyla karşılaşan çocuğun “Bunu yapma, bana dokunma, bunu istemiyorum” demesi öneriliyor.  

Küçük yaştaki çocuklara "taciz"i anlatabilmek zordur; yazarın da böyle bir nedenle bu kadar düz ve somut bir anlatımı seçmesi yerinde bir karar. Aslında bu tercihin ebeveynler için de yol gösterici bir yanı var; zira biz ebeveynlere, “yok efendim, sakın oranı kimse ellemesin,  sakın burana kimse dokunmasın” gibi daha muğlak ve mahremiyet pratiğine dayanan dolaylı uyarılardan ziyade lafı dolandırmadan tavsiyelerde bulunmamızı öğretiliyor. Hoşlanmama duygusunu “hayır” diyerek dile getirmesi için çocuğa cesaret veren bu açık tavır, bir adım daha öteye giderek aynı derecede önemli bir noktaya da aynı sadelikte değiniyor. “Bazen biri, ‘hayır’ dediğinde bile durmayıp devam edebilir… O zaman güvendiğin birine anlatmalı ve sana yardım etmesini istemelisin.”  Çocuklar için bu güvenilir kişinin adresini açık olarak söylemese kitabın hitap ettiği yaş itibariyle beş yaşındaki bir çocuğun “güvenilir kimse” deyince kafasında mutlaka bir isim oluşur.

Çocukların anlayacağı dilde bu konuya değinen kitaplar konusunda zengin bir başucu listemiz yok henüz yok ne yazık ki. Bedenim Bana Ait, bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor. Çocukların durumu en “brüt” haliyle anlamalarını sağlayacak kitapta Clara’nın kendi bedeniyle ilgili düşüncelerini mimiklerle nefis bir şekilde resmeden Dagmar Geisler’i de özel olarak anmadan geçmeyelim.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder