Bedenim Bana Ait
Pro Familia
Resimleyen: Dagmar Geisler
Çeviri: Kâzım Özdoğan
Gergedan Yayınları, 2014
5 yaş ve üstü
|
Nihal Ünver
Bedenim Bana Ait’te cinsellikle ilgili hak
ihlalleri, bedenle ilgili hoşlanma ve hoşlanmama duygusunun açık olarak
resmedilmesi, çocukların kafasında bir netlik oluştururken ebeveynler için de yol
gösterici özellik taşıyor.
Bedenlerin
erkek, kadın, çocuk fark etmeden “insan” olarak tanımlanan o çok önemli ve
değerli anlamının hiçe sayıldığı günlerden geçiyoruz. İnsan bedeni gerçekten ve
kıyas götürmez bir şekilde kıymetli oysaki. Doğduktan sonra bin bir zahmetle,
eziyetle yaşama uyum sağlıyor, nefes almayı, öksürmeyi, içmeyi, yemeyi,
yürümeyi, koşmayı, zıplamayı öğreniyor. Ve nihayetinde kimliğini kazanıyor,
yaşama karışıyor. Ömrün ilk yıllarında her adımı değerli olan bu gelişimin yaş
büyüdükçe pek bir kıymeti kalmıyor gibi. Ama öyle değil işte, her insan bir
dünya ve her insan zihni ve bedeniyle bir bütün olarak değerli. Ne kazayla, ne
de gaz fişeğiyle ne de yerin altında zehirlenerek yitmeli.
Bedenim Bana Ait, o koskoca insan ömrünün en
kritik evresinde, çocukların kendi bedenlerine dair bir bilinç oluşturma
çabasını anlatıyor. Bedene dokunulmasıyla ilgili hoşlanma ve hoşlanmama duygusunun
açık olarak resmedilmesi, çocukların kafasında bir netlik oluştururken ebeveynler
için de yol gösterilmiş oluyor. Çocuklar için beden, yakınlık, temas kurma gibi
konular tamamen duygular üzerinden verilmiş, didaktik yollarla değil.
Babaannenin yumuşacık kucağı, çok sevgili bir arkadaşla yan yana oturmak, küçük
bir bebeğin elinden tutmak ve arkadaşla yerlerde kudurmak; hepsi de çocuğun
tanımlayabildiği ve "hoş"
olarak adlandırabildiği örnekler. Ve fakat birinin onu kabaca
gıdıklaması, şapır şupur öpmesi, ya da birinin onu sıkıca kucağında tutması ve
elbette bir köpeğin kendini yalamasından hoşlanmıyor. Oldukça basit durumlar
üzerinden açıklanan bu hoşlanmama durumuyla karşılaşan çocuğun “Bunu yapma,
bana dokunma, bunu istemiyorum” demesi öneriliyor.
Küçük
yaştaki çocuklara "taciz"i anlatabilmek zordur; yazarın da böyle bir
nedenle bu kadar düz ve somut bir anlatımı seçmesi yerinde bir karar. Aslında
bu tercihin ebeveynler için de yol gösterici bir yanı var; zira biz
ebeveynlere, “yok efendim, sakın oranı kimse ellemesin, sakın burana kimse dokunmasın” gibi daha
muğlak ve mahremiyet pratiğine dayanan dolaylı uyarılardan ziyade lafı
dolandırmadan tavsiyelerde bulunmamızı öğretiliyor. Hoşlanmama duygusunu “hayır”
diyerek dile getirmesi için çocuğa cesaret veren bu açık tavır, bir adım daha
öteye giderek aynı derecede önemli bir noktaya da aynı sadelikte değiniyor.
“Bazen biri, ‘hayır’ dediğinde bile durmayıp devam edebilir… O zaman güvendiğin
birine anlatmalı ve sana yardım etmesini istemelisin.” Çocuklar için bu güvenilir kişinin adresini
açık olarak söylemese kitabın hitap ettiği yaş itibariyle beş yaşındaki bir
çocuğun “güvenilir kimse” deyince kafasında mutlaka bir isim oluşur.
Çocukların
anlayacağı dilde bu konuya değinen kitaplar konusunda zengin bir başucu
listemiz yok henüz yok ne yazık ki. Bedenim
Bana Ait, bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor. Çocukların durumu en
“brüt” haliyle anlamalarını sağlayacak kitapta Clara’nın kendi bedeniyle ilgili
düşüncelerini mimiklerle nefis bir şekilde resmeden Dagmar Geisler’i de özel
olarak anmadan geçmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder