Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

5 Mart 2014 Çarşamba

Kim Korkar Hain Felsefeden?


                                   
Brigitte Labbe
Günışığı Kitaplığı
8-12 yaş


Ezgi Karataş

Meraklandığında “cıss”  diye engellenen,  soru sorduğunda “karışma bakalım sen!” diye susturulan bir kültürün kodlarını derinden sarsmak için Çıtır Çıtır Felsefe dizisi oldukça keyifli bir seçenek.

Toplumsal pratikte eleştirel aklın pek sevilmediği, soru soran ve dünyayı yorumlamaya çalışanların ise küçümseyen gözlere ek alaycı bir tonla “felsefe yapma” uyarısına maruz kaldığı bir kültürde ‘felsefe’ aslında hepimizin biraz korktuğu alan oldu. Hatırlayın lise dönemlerinizi, hoca basit bir soru sorardı ve hemen arkasından tüm sınıf sus pus kesilirdi. Eee, ne de olsa “aman karışma”cıların çocukları idik bizler. Evet, hepimiz için net bir kabuldü: İnsan düşünen varlıktı. Ve fakat bu cümle aslında sınavdan on puanı cebe atmak için vardı.

Peki, düşünce, akıl, eleştiri, kritik? İşte bunlar duyduğun anda topuklayarak kaçmamız gerektiği öğretilen kavramlar oldu. Ama sonra bir baktık tam da bunlar sayesine yol alabiliyoruz. İşte bizler ezberci eğitimin içinde, çok zaman sonra çeşitli uğraşlar sonunda çetrefil kavramlarla tanışsak da bugünün çocukları daha şanslılar. Zira şimdinin “bağzı çocukları” soru sorduğunda eline küçük bir tokat yemiyor, çeşitli hurafelerle korkutulmuyor. Ve inanıyoruz gün gelecek bütün çocuklar sorularıyla dört bir yanı korkmadan inletecek. İşte o vakte kadar, bu yaman hayatın zıtlıklarına cevap vermek istiyorsak elinize geçen her çocuğa bu kitaplardan bir tane hediye edin, otobüste farkında olmadan bırakıverin, vapurda gördüğünüz çocukla iletişime geçin ve evet onların kafasını karıştırın!

Diyeceksiniz ki kafaları karıştırın demek kolay, peki soruların cevapları? Haklısınız, o sorulara cevap vermek kimi zaman cephede savaşmaktan bile zor olabiliyor. Ama ne güzel ki bu zor savaşta, çocuklar soru sorduğunda “merak kediyi öldürür” minvalinde cevapları daha az duyar olduk. Yine de pek çok ebeveyn çocukların safiyane biçimde sorduğu sorular karşısında irkilebiliyor ve çok zaman bu sorulara nasıl yanıt versem diye düşünürken kendini bir yığının altında buluyor. 


Aslında çocukların akıl almaz sorularını göğüslemek o kadar da zor değil. Neden derseniz, artık pek çok kaynak hem çocukların dünyayı kavramasına hem de ebeveynlerin çocukların sorularına vereceği cevaplar konusunda yardımcı oluyor. Bunlardan biri de Brigitte Labbe’nin hazırladığı Çıtır Çıtır Felsefe serisi. Fransa’da 45. Türkiye’de ise 25. kitaba ulaşan seri temelde zıtlıklar üzerine yoğunlaşıyor ve bu çatışma üzerinden çocukların kavramları algılamasını sağlıyor. İyi ve kötü gibi üzerine sayfalar dolusu konuşulabilecek kavram zıtlığından, adalet ve haksızlık gibi son zamanlarda çokça tartıştığımız kavramlara kadar pek çok ikiliği Labbe esprili bir dille anlatırken Jacques Azam’ın karikatüristik çizimleri ise kitapların bir solukta okunmasını sağlıyor. Biz bu hafta sizin için seriden birbiriyle bağlantılı olabileceğini düşündüğümüz dört kitaplık bir seçki yaptık. Ülke gündemi elbette bu seçim için fazlasıyla malzeme verirken kitaplara malum gafıyla başımızı ağrıtan başbakana küçük bir nanik yaparak Oğlanlar ve Kızlar ile başlayalım. 

Brigitte Labbe
Günışığı Kitaplığı ,2006
8-12 yaş
Kızlar güreşebilir, erkekler ağlayabilir!

Hatırlarsınız, yakın zaman önce Başbakan “Kızlı-erkekli aynı evde kalıyorlar. Buna izin veremeyiz” dedi ve elbette kızılca kıyamet koptu. Nasıl kopmasın? Bu açıklama siyasi bir tartışma olarak ülkenin içine çekilmek istendiği karanlığı yansıtıyordu. Ve yine bu söylem politikti, çünkü kız ve erkek kavramlarının bu şekil çirkince yan yana gelmesi muhafazakâr zihniyetin tezahüründen başka bir şey değildi. Zira muhafazakâr düşünce bilinçli olarak ‘oğlan’ yerine ‘erkek’ kavramını kullanmıştı. Tıpkı şu çokça tartıştığımız ve geleneksel kodları yeniden ürettiğini söylediğimiz ‘bayan’ kelimesi gibi. Farkındaysanız ‘kadın’ gerici zihniyetin en korktuğu kavramlardan biri.  Neyse bu tartışmayı bir kenara bırakalım ve kitaba dönelim.

Oğlanlar ve Kızlar, ataerkil düşünce kalıplarının yeni nesilde yeniden üretilmemesi için oldukça iyi bir kaynak. ‘Toplumsal cinsiyet’ gibi bir kavramı uzun süre sadece kısık sesle söyleyebilen ve ancak son zamanlarda bunu tartışabilen toplumda kız çocukların itfaiyeci olabileceğini ya da erkek çocukların araba yerine bebekle oynayabileceğini kabul etmek elbette o kadar kolay olmuyor. Ama dilsel düzeyde sürekli olarak karşımıza çıkan ve günlük pratikte kendisini devamlı üreten söylemlerin artık rafa kaldırılması gerekiyor. 


Kabul edelim, neşeli bir bahar günü dallarından uzanan nergisin buram buram kokusunu duyan bir erkeğin gözleri keyiften dolabilir ya da acar bir takımın içindeki bir kız çocuğu en sıkı forvet oyuncusu olarak takımına arka arkaya puan kazandırabilir. Ne o, olmaz mı diyorsunuz? Yoo, kabul edin ki artık erkek bir dadı olabileceği gibi kadın bir matador olmak o kadar zor değil. Eee, haydi o zaman mis gibi bahar kapıda iken çekinmeyin burnunuzu sızlatan kokulara birlikte, Labbe’nin kitabı bitirirken temas etmeden geçmediği şu âşık olmak mevzusunu çocuklarınızla yeniden hatırlayın.

Ah bir bilseler ne güzel şey ‘küçük’ olmak!


Otuzlu yaşlara kadar koşa koşa geçtiğimiz zamanlar yerini yavaştan saçlara düşen beyazlara, her gün göz çevresinde kontrol edilen kaz ayaklarına bırakırken aldığımız sorumluluklar da kocaman bir sitenin içindeki yirmi katlı binalar kadar korkutucu oluyor. Kulağa pek hoş gelmedi farkındayım ama ahh, bir bilse çocuklar ne güzel şey ‘küçük’ olmak.

Sabah erken kalkma telaşı olmadan mutlu bir gülümseme ile uyanmak ya da ayın sonu nasıl gelecek? kaygısına kapılmamak ne harika duygudur. Ama şimdi çocuklara sorsak en büyük dertlerini, yanıt evin küçüğü olarak ‘bakkala gitmek’ olabilir. -Tabi, hala bakkal kaldıysa çevremizde- Ama hatırlayın, küçük olmak demek biraz da  “akşam oldu, eve gel” çığlıkları arasında ‘eve hapsedilmek’, oyunun en can alıcı yerinde bakkala gönderilmek, saatlerce deli keyif alarak uğraştığınız biri işin anneniz tarafından “ver ben yapayım”la elinizden alınmasıydı. Şimdi hatırlayın uğraştığınız bir işin büyük tarafından elinizden alınıp bitirilmesi ya da tam da bütün bilyeleri üteceğiniz anda eve gel! emri ne sinir bozucuydu. Ve yine düşünün anne-baba olarak aynısını yapıyor musunuz? Eğer yanıtınız olumsuzsa kocaman bir alkış ama yanıtınız evet ise eskiyi bir hatırlayın ve çocuğunuzun bir işi bitirebilmesine izin verin. Tabi yanında olduğunuzu hiç unutturmadan.

Brigitte Labbe
Günışığı Kitaplığı ,2013
8-12 yaş
Küçükler ve Büyükler kitabını sadece çocukların okuması büyük kayıp olur. Zira küçüklerin dünyasına girebilmek ve aramızda açılan uçurumu anlayabilmek için kitap iyi bir kaynak. Çocuklar ebeveynlerinin neden bu kadar korumacı olduğunu kitaptaki küçücük bir hikâye ile somutlarken, anne babalar ise başka bir hikâye aracılığıyla çocukların elinden yaptıkları bir işi almanın ne sinir bozucu olduğunu, onların sadece destek istediğini anlayabilir. 


Bu arada temas etmeden geçmeyelim ve yeniden bu kitap vesilesiyle hatırlayalım: Çocukların beden bütünlüğünü koruma hakkını vardır ve kabul edelim çocukların bedenine dokunmak çocuğu rahatsız ettiği takdirde bu cinsel tacizdir. Böylesi biri durumda da bize düşen böylesi bir olayla karşılaştığında çocuğa bunu söyleyecek güveni verebilmiş olmamızdır.

Brigitte Labbe
Günışığı Kitaplığı ,2012
8-12 yaş



Şiddet, Diktatörlük, Demokrasi, Şiddetsizlik

Yukarıda ülke gündemi kitapların seçiminde etkili oldu diye söylemiştik yaa, işte tam da içinden geçtiğimiz döneme uygun iki kitapla bu haftanın kitaplarına son vermek istiyoruz. Ama önce iki küçük soru: Çocuklara ülkenin halet-i ruhiyesini anlatmakta zorlanıyor musunuz? Peki, ekrandaki meşum suratlara sinirlenen halinizi de mi anlamıyorlar? 


Haklısınız, yüzü hiç kızarmadan istifa etmemekte direnen başbakanı anlatmak ve  çocuklardan anlamalarını beklemek zor iş. Ama üzülmeyin, serinin  Diktatörlük ve Demokrasi ile Şiddet ve Şiddetsizlik adlı kitapları bu konuda küçüklere yardımcı olabilir. Çocuklar her gün,  “Demokrasiyi de en iyi biz biliriz” diyen başbakana, küçücük toplanmalara bile yüzlerce polis ve biber gazı ile saldıran devlet şiddetine tanıklık etse de bu iki kitap çocuklar için hikâyenin nerede başlayıp, nerede sonlanacağını anlamak için iyi bir fırsat.


Brigitte Labbe
Günışığı Kitaplığı ,2013
8-12 yaş
Ve yine çocuklarımız biliyor ki; kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğinden, internette hangi kanallarda gezineceğinize karar veren bir başbakana karşı annelerini evde zor tutuyorlar. Haaa, bu arada zor tutuyorlar derken kastettiğimiz şiddet değil elbette. Biz cezasız kalan devlet şiddetine karşı tüm gücümüzle buradayız diye haykırıyoruz. Çünkü gücümüz birliğimizden geliyor ve  hepimiz Berkin, Ali İsmail, Abdocan, Medeni, Ethem ve nicesiyiz!

Son söz olarak Charlie Chaplin, Great Dictator’de “Nefret geçer, diktatörler ölür, özgürlük ölmez” repliğini elbet boşa kullanmadı. Biliyoruz ki diktatör bozuntularının, padişah bozmalarının sonu yakındır. Aydınlık günlere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder