Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

12 Mart 2014 Çarşamba

Bu çocuk neden şikâyet ediyordu ki o zaman?


Yazar : Alfredo Gómez Cerdá
Resimleyen : Javier Zabala
Çeviren : Saliha Nilüfer
İletişim Yayınları
2013 / 1. Basım
10+ yaş

Neslihan Şen

Bütün hikaye Miguel’in 19. yüzyılda yaşamış ABD’li şair Walt Withman’ın şu dizelerini duymasıyla başlıyor: “Her gün dışarı çıkan bir çocuk vardı; ve baktığı ilk şeyde; dönüşüverdi o nesneye”.


Çocukların hayatın zorluklarıyla tanışması veyahut ne zaman tanışacağı konusu hep tartışılagelmiştir. Elbette şanslı doğmuş ve zaten o zor hayatı sürmek zorunda değilse… Çocuk yazınının kendisi de bu tartışmadan payını alır.

Miguel, bu tartışmada tarafını çok net ve hem de doğal bir şekilde erkenden tanıştırmada tutuyor. Hatta kitabın en belirgin özelliklerinden birisinin bu olduğunu söylemek yanlış olmaz. En az bunun kadar önemli bir diğer konu ise, çok yazık ki çocuklar için yazılan kitaplarda sıklıkla rastladığımız “çocuk aklını küçümseme” konusu bu kitabın çok uzağında kalmış. Elimizde çocuk ve yetişkinlerin edebi haz alabilecekleri bir eser var. İspanyol yazar Alfredo Gómez Cerdá, kurgusu, dili ve gerçekten anlatmak istediği bir şeyler olan, üstelik heyecanla sonraki sayfası çevrilip, bir çırpıda okunacak bir kitap kaleme almış.

Öteki hayatlar

Kelebek sakallı derbeder ile tanıştığı, daha doğrusu çarpıştığı andan itibaren bütün hayatı altüst olan Miguel’in yedi günü, “öteki” insanların hayatlarında geziniyor. Kendisi gibi okulda olacağı yerde sokaklarda çalışmak zorunda kalan Loren ve Chiqui, kocası ve çocuklarını uzaklardaki memleketinde bırakıp çalışmaya gelen Casilda, babasının zoruyla soyguna katılan sınıf arkadaşı Mario, savaş sebebiyle ailesini ve ülkesini kaybetmiş Afrika, yalnız, hasta fakat hayatta en çok önemsediği şey okul ve çocuklar olan Akordeon lakaplı öğretmen ve bütün hikâyenin başı, hatta sonu, evsiz adam. Orta sınıf bir ailenin tek çocuğu olan Miguel’in her günü bu insanların arasında ve onlarla beraber geçiyor. Oysa hiçbirinin hayatlarının farkında değil. Hayatta sahip olmak istediklerine rahatlıkla erişebilen her çocuk ve her yetişkin, gibi onların da dertlerinin ancak kendisininkiler kadar olduğunu düşünüyor. Hangi süt markasını seçeceği, işyerindeki toplantıya vaktinde yetişip yetişemeyeceği, pantolonuyla uyumlu ayakkabıların ne renk olacağı, sevdiği müzik grubunun albümünü alıp alamayacakları gibi dertler…

İçeriden bakmak
Miguel, Whitman’ın gizemli dizeleriyle, bu hayatlara içeriden bakma şansına sahip oluyor. Yoksa şanssızlığı mı desek! İlk şaşkınlığı sokaklarda çalışan Loren’in şikâyetini duyduğunda oluyor. “Dünyada buradan daha iyi bir hayat sürebileceğin bir yer vardır mutlaka”. Çekip gitmek istiyor bu hayattan Loren. Miguel ise Loren’in “bu dünyayı” neden terketmek istediğini anlamakta güçlük çekiyor. Kendisine sorsalar halinden memnun. Peki bu çocuk neden şikayet ediyordu ki o zaman?

Her gün evlerine gelen yardımcı kadın Casilda’nın, Amerika’nın kalbi memleketinden ve orada yaşayan çocukları ile sevgili eşine olan hasretinden haberi de yine bu dizelerle gelen esrarengiz serüven sayesinde oluyor. Parkta bankta oturan konuşmayan kız çocuğunu hiç görmemiş bile. Annesi ya da babasının arabasıyla bir koşturmaca halinde geçen sabah okula gidişleri sırasında farketmesine imkân olmayan Afrika’nın farkına Casilda sayesinde varıyor.

Herkesin tembel ve başına buyruk olduğunu düşündüğü sınıf arkadaşı Mario’nun sırrını da bu şekilde keşfediyor, hep birlikte dalga geçtikleri öğretmenleri Don Alfonso nam-ı diğer Akordeon’unkini de.

Hırsız var, hırsız vaaar!
Çocukların farkındalıklarını ve duyarlılıklarını geliştirmek adına Miguel, çocuk yazınında önemli bir yere sahip olacaktır. Didaktik bir öğretme ve şekillendirme üslubunu pas geçerek çevresindeki insanları ve hayatları merak ettiren, empati geliştirmesine yardımcı olan tarzı kitabı cazip hale getiriyor. İçinde yaşadığı fanustan çıkıp, etrafındaki insanların yaşamlarına bir göz atma imkânına kavuşması Miguel’i olduğundan da iyi bir insan yapıyor. Sonunda bayrağı başka bir çocuğa devrediyor. Devrettiği çocuğu seçimi de oldukça bilinçli. Sokak çocuğu Chiqui’yi değil de kendisi gibi başı önünde yürüyen başka bir çocuk.

Satır aralarında günümüz çocuklarının gündelik uğraşları, sevdiği şeylere de gönderme yapılıyor. Kitaplar, bu uğraşlar içerisinde yerini ancak Miguel’in odasındaki rafları süsleyerek alabiliyor.

Yazar, hırsızlık kavramını da sorgulatıyor. Çalmayı olumlama değil bu. Fakat takdir edersiniz ki; 1997 yılında baklava “çaldığı” için ağır hapis cezası alan Antepli çocuklar bir tarafa, akıl ve hayale sığmayacak miktarda para ile tüm ülkeyi dolandırdığı ortaya çıkan “büyük hırsız” diğer tarafa.

Birçok ödül almış olan yazar Alfredo Gómez Cerdá’nın dilimize çevrilmiş bu ilk kitabı Saliha Nilüfer’in çevirisi ile İletişim Yayınları’ndan basıldı. Bu yaş grubuna hitap eden kitaplarda pek rastlamadığımız resimlemeler, Miguel’in sayfalarında yerini almış. Büyüklük küçüklük kavramlarının ve kişi ile nesnelerin deformasyona uğradığı renkli ilüstrasyonlarda çocuk kaleminden çıkmış bir hava var. İspanya doğumlu Javier Zabala bazılarını kendisinin kaleme aldığı 70’den fazla çocuk şiir ve öykü kitabı için ilüstrasyonlara imza atmış. Zabala, İtalya’dan Meksika’ya, İran’dan Küba’ya dünyanın çeşitli ülkelerinde ilüstrasyon dersleri veriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder