Kayıp Kitaplıktaki İskelet
Aytül Akal- Mavisel Yener
Resimleyen: Buket Topakoğlu
Tudem yay.
8-10 yaş
Mehmet Özçataloğlu
Sayısız masala ev sahipliği
yapabilecek zenginliğe sahip Antik Efes kentini tanımak için doğru
kitaptasınız.
Türkiye
edebiyatında hiç de alışkın olmadığımız türde bir kitaptan, iki yazarlı bir
romandan söz etmek istiyorum. Mavisel Yener ve Aytül Akal’ın zaman zaman
bölümleri, zaman zaman da paragrafları takip ederek yazdıkları, tümcelerini
tümcelerine kattıkları “Kayıp
Kitaplıktaki İskeletten.” Bakmayın iki yazarlı dediğime; kapakta iki ad
yazmasa asla fark edilmez bu durum. Sanki tek kalemden çıkmış gibi!
“Kayıp
Kitaplıktaki İskelet” İzmir ili sınırları içerisinde yer alan Efes Antik
Kenti’ndeki Celsus Kütüphanesi’nin gizem kapılarını açıyor.
Antik
kentin bekçisi Hilmi Efendi’nin özgürlüğüne düşkün kızı Ceylan’ın ve
arkadaşlarının başından geçenler anlatılıyor bu kitapta. Ceylan’ın kedisi Efes
bir gün gizli geçide girer ve orada sıkışır kalır. Yakın arkadaşları Kapkap ve
Çelimsiz onun yardımına koşarlar. Fakat Efes, öyle bir yerde sıkışmıştır ki
insan gücü olmadan onu oradan çıkarmaları pek de mümkün değildir. Hal böyle
olunca Çelimsiz de Ceylan ve arkadaşlarından yardım ister.
Olayların
akışı buraya yönelirken Ceylan’ın arkadaşları Yeşim ve Ayda ile olan ilişkisini
de okuyoruz kitapta. İlk görüşte kalbine kelebek gibi kanat çırptıran Ali’yi
konsere davet etmek için nasıl kıvrandığını da…
Yazarlar
antik kentte gelişigüzel bir geziye de çıkarmıyorlar çocukları. İyi bir rehberlik
hizmeti görülebiliyor kitapta. Öyle ki Celsus kitaplığını defalarca görmüş
olmama rağmen, önündeki dört kadın heykelin “akıl, bilim, kader ve erdem”i
simgelediğini bu kitaptan öğreniyorum.
Kitap
arkeolojik gizemlerin kapısını aralayarak okuyucularını Efes’te gezdiredursun,
ben iki yazarlı kitabın tek kalemden yazılmış gibi duran gizemine yöneleyim
istiyorum.
***
Yazarlarından
edindiğimiz bilgiye göre bu ortaklık şiir kitaplarıyla başlıyor. Mavisel
Yener’in Ay şiirlerine Aytül Akal yeni Ay şiirleri ile karşılık verince, iki
yazar birbirlerine şiir yollamaya başlıyorlar. Bu şiirleşmenin sonucunda da o
kadar çok şiir birikiyor ki ortaya beş kitap çıkıyor. Yaklaşık on yıl öncesinde
ortaklaşan ruh ve ortaklaşan kalemlerle şiir kitaplarının yanı sıra “Kayıp
Kitaplıktaki İskelet” de çıkıyor. Bu da gösteriyor ki bu kitap bir proje kitabı
değil; paylaşımın, dayanışmanın doğası gereği ortaya çıkan sonuç ya da bir
sinerji ürünü.
Kayıp
Kitaplıktaki İskelet, her ne kadar kurgu ürünü bir kitap olsa da ülkemizin ve
dünya tarihinin önemli bir arkeolojik merkezine dikkat çekmesi açısından özel
bir kitap. Ve anlatılan hikâye o kadar inandırıcı ki, kitabı bitirip
arkasındaki fotoğrafları da görünce her şey gerçekmiş hissine kapılıyorsunuz.
Çocukların
merak duygusunu dürtmek isteyen ebeveynler-öğretmenler, çocukların “Kayıp
Kitaplıktaki İskeleti ”okumasını sağlasınlar.
Gizem
dolu bir kent onları bekliyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder