Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

4 Eylül 2013 Çarşamba

Masallarla gerçeği inşa eden büyücü: Angel Karaliyçev

Açgözlü Turnabalığı
Angel Karaliyçev
Çeviren: Ülker İnce
Resimleyen: Turgut Keskin
Can yayınları, 3. Basım, Mart 2008
7 yaş +

Ezgi Karataş


 Bulgaristan’da köylü bir ailenin çocuğu olarak doğan,  anılarında biriktirdiklerini ve çocukluğunun hayallerini tüm dünya çocuklarına armağan eden Karaliyçev’in masallarının temelinde dayanışma ve paylaşma var.

Bir süredir masal alemlerinde gezinmediğimizi ve büyülü dünyaların kapılarını açmadığımızı fark edince, bu hafta ‘Balkanların Andersen’i olarak anılan Angel Karaliyçev ile merhaba demek istedik. Çocukları nehirdeki tüm yaşamlarını yok sayarak mideye indiren açgözlü turnabalığıyla, minicik bir çocuğun gözyaşı iken dünyayı dolaşıp sonunda derenin sularına karışıp güçlenen damlayla ve nicesiyle tanıştırmak istiyoruz.

Biz istiyoruz ki çocuklar masallar aracılığıyla çürümüş sistemi anlasın, anlasın ki dört yanımızı çeviren gözü dönmüş oburlara savaş açan ve her gün damla damla güçlenenler arasına karışsın. Hayal ediyoruz ki çocuklar masallar aracılığıyla emekten, dayanışmadan, iyilikten yana saf tutsun. Ve mücadeleyi örüyoruz ki anneler uzun çalışma saatlerinden sonra evlere yorgun argın gelmesin, babalar uzun karlı yollardan gelecekse ellerinde sıcacık ekmeklerle dönsün.

Gerçeğin masalları
Bulgaristan’da köylü bir ailenin çocuğu olarak doğan yazar çocukluğunun hayallerini ve hatıralarını masallarla tüm dünya çocuklarına armağan ederken yetiştiği coğrafyanın sert kışlarını, doğa karşısında uyanıklığı beş para etmeyen insancıkları, emek sömürüsünü de saf bir dille anlatıyor.

Karaliyçev, alışkın olduğumuz develer tellal iken pireler berber iken ile başlayan hep ama hep mutlu sonla biten masallar yazmıyor. Kötü kalpli cadılar, lanetlenen kurbağa prensler, hain kral tarafından hapsedilen prensesler de onun masallarında kendine yer bulamıyor. Karaliyçev’in masallarında güç koşullarda yaşamaya çalışan yoksul insanlar, annelerinin getireceği ekmeği beklerken kardelenler arasına karışan çocuklar, efendisi tarafından fırtınada balığa gönderilen babalar kendine yer buluyor.

Hüzünlü yazıyor Karaliyçev ama asla umutsuz değil. Bu masallar dayanışmayı, birlikteliği, paylaşmayı, iyiliği ve güzelliği anlatıyor. Bu masallar güzelliği süslü hallerle resimlemiyor. Buna karşılık güzelliği bir çingenenin sesindeki türküde, birlikteliği dereye karışan damlada, dayanışmayı el ele tutuşan kardeşlerde anlatıyor. Gerçekte olduğu gibi… Değil mi ki hayat zaten bir masal!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder