Açgözlü Turnabalığı
Angel Karaliyçev
Çeviren: Ülker İnce
Resimleyen: Turgut Keskin
Can yayınları, 3. Basım, Mart 2008
7 yaş +
|
Ezgi
Karataş
Bulgaristan’da köylü
bir ailenin çocuğu olarak doğan, anılarında
biriktirdiklerini ve çocukluğunun hayallerini tüm dünya çocuklarına armağan
eden Karaliyçev’in masallarının temelinde dayanışma ve paylaşma var.
Bir
süredir masal alemlerinde gezinmediğimizi ve büyülü dünyaların kapılarını
açmadığımızı fark edince, bu hafta ‘Balkanların Andersen’i olarak anılan Angel
Karaliyçev ile merhaba demek istedik. Çocukları nehirdeki tüm yaşamlarını yok
sayarak mideye indiren açgözlü turnabalığıyla, minicik bir çocuğun gözyaşı iken
dünyayı dolaşıp sonunda derenin sularına karışıp güçlenen damlayla ve nicesiyle
tanıştırmak istiyoruz.
Biz
istiyoruz ki çocuklar masallar aracılığıyla çürümüş sistemi anlasın, anlasın ki
dört yanımızı çeviren gözü dönmüş oburlara savaş açan ve her gün damla damla
güçlenenler arasına karışsın. Hayal ediyoruz ki çocuklar masallar aracılığıyla
emekten, dayanışmadan, iyilikten yana saf tutsun. Ve mücadeleyi örüyoruz ki anneler
uzun çalışma saatlerinden sonra evlere yorgun argın gelmesin, babalar uzun
karlı yollardan gelecekse ellerinde sıcacık ekmeklerle dönsün.
Gerçeğin
masalları
Bulgaristan’da
köylü bir ailenin çocuğu olarak doğan yazar çocukluğunun hayallerini ve
hatıralarını masallarla tüm dünya çocuklarına armağan ederken yetiştiği coğrafyanın
sert kışlarını, doğa karşısında uyanıklığı beş para etmeyen insancıkları, emek sömürüsünü
de saf bir dille anlatıyor.
Karaliyçev,
alışkın olduğumuz develer tellal iken pireler berber iken ile başlayan hep ama
hep mutlu sonla biten masallar yazmıyor. Kötü kalpli cadılar, lanetlenen
kurbağa prensler, hain kral tarafından hapsedilen prensesler de onun
masallarında kendine yer bulamıyor. Karaliyçev’in masallarında güç koşullarda
yaşamaya çalışan yoksul insanlar, annelerinin getireceği ekmeği beklerken
kardelenler arasına karışan çocuklar, efendisi tarafından fırtınada balığa
gönderilen babalar kendine yer buluyor.
Hüzünlü
yazıyor Karaliyçev ama asla umutsuz değil. Bu masallar dayanışmayı,
birlikteliği, paylaşmayı, iyiliği ve güzelliği anlatıyor. Bu masallar güzelliği
süslü hallerle resimlemiyor. Buna karşılık güzelliği bir çingenenin sesindeki
türküde, birlikteliği dereye karışan damlada, dayanışmayı el ele tutuşan
kardeşlerde anlatıyor. Gerçekte olduğu gibi… Değil mi ki hayat zaten bir masal!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder