İki Kere Doğan Baron
Gianni Rodari
Resimleyen: Sedat Girgin
Çeviren: Yelda Gürlek
Can Yayınları
1.Basım Ekim2013
8 + yaş
|
Evrim Gökçe
İki
kere doğmak ister miydiniz? Üstelik ilkinde bolluk ve refah içinde, 94 yaşına
dek yaşamış olsanız bile.
Rodari’nin kahramanı Baron Lamberto, ikinci seferinde
Lamberto Rönesans olmayı haklı çıkaracak şekilde “yeniden doğuyor”. Yaşamanın çok güzel şey olduğu bizim
buralarda da İtalyan kasabalarında da biliniyor.
Uzun yıllar önce bir
Mısır tatilinde, 24 ayrı bankası olan zengin Baron Lamberto’ya bir efsane
taşıyıcısı Arap “insan, adı söylendikçe
yaşar” der. Bir yanıyla “elbette öyle, Tolstoy, Beethoven nasıl yaşıyor
sanıyorsunuz” diyebilirsiniz. Eğer aklınıza ilk gelen buysa ortalama soyutlama
yeteneğine haiz, edebiyatta iyiyi, müzikte hem iyi hem ilericiyi seven
birisiniz ancak Baron Lamberto kadar deneysel çabalardan nasiplenmemişsiniz
demeliyiz.
Mısır tatilinde
duydukları, Baron Lamberto’yu, biraz yaşamaya duyduğu dehşetli ilgi, biraz
deneylere duyduğu sevecen merak dolayısıyla yeni bir istihdam alanı yaratmaya
yöneltir. Tavan arasında 6 kişilik bir ekip kuran ve kahyası Anselmo’yu ekipten
sorumlu kılan Lamberto, muhteşem bir düz mantıkla, bu 6 kişiye adını gün içinde
aralıksız söylettiği bir görev tayin eder. Tavan arasında fısıltı ya da gürültü
olmayacak şekilde, gün boyu Lamberto Lamberto Lamberto sesleri uçuşur.
Bizim biraz makaraya
aldığımız bu yeni görev, son gülenin iyi güldüğü deyimi cümle içinde kullanmamıza
vesile olacak kadar işe yarar. Baron Lamberto, bir sabah kaskabak kafa
derisinde, kıvırcık ve sarı bir bebeklik saçıyla, bir başka sabah ritmik atan
bir kalp, bir başka sabah ise boks turnuvalarına katılacak kadar sağlam bir
vücutla uyanır.
Sonra sahneye Lamberto’nun
paragöz yeğeni Ottavio (hoş Lamberto’nun 24 bankası düşünüldüğünde dayısından
daha paragöz değildir denebilir) ve kandırılmaya çok müsait saftorik haydutlar intikal
eder. Haydutlardan daha haydut çıkan Ottavio’nun
tavan arası emekçilerini uyku ilacıyla derin uykulara gömmesiyle birlikte, adı
anılamaz hale gelen Lamberto, pat diye ölüverir.
Lakin Ottavio’nun
sevinci kursağında kalır çünkü cenaze merasiminde hep bir ağızdan Lamberto diye
bağıran kitleler, zengin baronun yeniden doğmasına neden olurlar. Öyle bir an
gelir ki, Baron Lamberto ilk kez aşkını ilan edebilecek bir delikanlı, hatta
kısa pantolonlu bir çocuk kadar “çocuklaşır”.
Yaşamak
güzel şey peki ya isyan?
İtalyan yazar
Rodari’nin babası, yağmurlu bir günde bir kedi yavrusunu kurtarmaya gittiğinde
üşütüyor ve akciğer enfeksiyonu nedeniyle genç yaşta ölüyor. Yoksul bir
çocukluk geçiren Rodari’nin düş dünyasında, doğanın çok eski bir
numarasıymışçasına bir doğallıkla “alçakların hakkından geliniyor”, kötülük
yapanların üstü çiziliyor. Rodari’nin çocuklara emanet ettikleri, İtalya’nın
büyük gölleri, yemyeşil ağaçlarının gölgeleri, az şekerli reçelleri oluyor.
“İki Kere Doğan Baron”
kitabında da yazar, zengin olduğu için Baron’u yargılamıyor ama paragözlüğü
alaya alıp yeniyor, yaşama sevincini anlıyor, türlü muzipliklerle yaşama
inadını güzelliyor. Daha önemlisi, tavan arasındaki “Lamberto emekçilerinden”
Delfina’ya “isyan ettirerek”, isyanı
parayla bastırma girişimlerini boşa çıkararak, romanının en haklı ve tatlı
karakteri olma onurunu Delfina’ya bahşediyor. Kitapta, zengin ama bıyıklarının
ve homurdanmasının sevimlilik kattığı Hulusi Kentmen’i de anımsıyorsunuz,
sevimliliğine rağmen para teklif etmekten vazgeçmeyen Kentmen’e sert bir dirsek
atan Türkan Şoray’ı da.
‘Sözcüklerden
korkmak yok’
Kitabın sonunu
beğenmeyenler için Rodari, “isterseniz sonunu siz yazın, isterseniz 13 bölümü
en baştan yazın” diyor ve çocukların düşlerini yazıya dökmesi konusundaki
tavrını özetlercesine; “Sözcüklerden korkmak yok” diye tembihliyor.
Yaşamanın “çok güzel
şey” olduğuna dair bizim buralardan şiirler, romanlar biliyorduk. İyi günler bekleyen, iyi günlere inanan, hep
bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi yaşamak isteyen yetişkinler
olmak için Rodari, İtalyanca’nın heyecanlı sesleri* ve Como Gölü’nün
maviliklerinden çocuklara şimdiden anımsatıyor: “Yaşamak güzel şey be
kardeşim!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder