Çocuk Kitaplığı

Çocuk Kitaplığı

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Kıpkızıl kitap: Büyük Sözcük Fabrikası


Büyük Sözcük Fabrikası
Agnes de Lestrade
Resimleyen:Valeria Docampo
Çeviren: ÇağıÖksüztepe
Aylak Kitap, 2012
3-8 yaş
Işıl Kızılırmak

Zenginlerin diline pelesenk ettiği kelimelerin bizim dünyamızda yeri yok, bizim kelimelerimizin onların dünyasında olmadığı gibi. Ne güzel ki biz dilimize kocaman yürekleri ve umudu yerleştiriyoruz. Aynı Özgür gibi...Tıpkı Cemile gibi...

Sözcüklerin fabrikada üretildiği bir ülke düşünün. Makinelerden çıkan sözcük şeritleri çok uzun ama bolluk sizi yanıltmasın. Çünkü bu ülkede yaşayanlar konuşabilmek için sözcükleri satın almalı ve yutmalılar. Yani kendini dilediğince ifade edebilmek yalnızca parası olanların sahip olduğu bir hak. Gerekli paraya sahip olanlar, giysileri hatta ellerindeki torbaları sözcüklerle bezenmiş halde nazik sözcükler ve söylevler satılan dükkanları arşınlıyorlar. Sözcük satın almak için parası olmayanlarsa, eski sahiplerinin artık işlerine yaramayanları çöplüklerden topluyor ya da ucuz sözcükler bulabilmek için ilkbaharı bekliyor. Ki buralardan edinebilecekleri sözcükler tavşan poposu, vantrolog gibi işe yaramaz sözcükler oluyor genellikle. Akıllarına geleni, içlerinden geçeni anlatabilmek için zenginlerin bir kenara savurduğu sözcükleri birleştirmeleri gerekiyor. Ha, bir de havada uçuşan sözcükleri fileleriyle yakalamaya çalışmak düşüyor yoksulların payına. Özgür de filesini sözcüklerin rüzgârına doğru sallayanlardan biri. Çünkü söylemek istediklerini, özlemlerini giysisine resmeden Cemile’ye âşık ve ona aşkını anlatabileceği sözcüklere ihtiyacı var.


Öte yanda Cemile’ye olan hislerini kocaman harfler, uzun uzun cümlelerle anlatabilen; sözcüklerden yapılmış elbiseleriyle salınan Gürbüz var. Özgür onun karşısında daha güçsüz, daha çaresiz hissediyor kendini. Tam pes etmek üzereyken de aşkını düşünüyor ve herhangi bir sözcüğe sahip olmadığı için ona gülümseyip duran Cemile’ye dönüp sıralayor elindekileri: “Kiraz! Toz! Sandalye!”. Özgür’ün ellerini göğsünde kavuşturup yolladığı sıcacık sözcükler Cemile’nin yüreğine ulaşıyor ve o da aynı sıcaklıkla sessizce veriyor yanıtını. Yanıt, Özgür'ü öylesine mutlu ediyor ki “büyük bir gün” için sakladığı iki sözcük de dökülüveriyor dudaklarından...

Büyük Sözcük Fabrikası; sahiplik, sınıf farkları konularını çocuklara yaşıtlarının hikayeleri üzerinden anlatmış. Cemile'ye onu sevdiğini ve bu yüzden evleneceklerini söyleyen Gürbüz; zenginlerin herşeyin kendilerine ait olduğuna, istediklerine sahip olabileceklerine dair sarsılmaz kabullerinin küçük bir yansıması. Gürbüz gibilerden arta kalanları birleştirip yaşamaya çalışanların da bu kabule boyun eğmesine alışılmıştır. Oysa Özgür söz hakkının zengin olana değil cesur olana ait olduğunu anlatır okura.

Kitaptaki resimlerde, az sayıda renk kullanılmış ve renkler öyküyle paralel olarak değişiyor. Yürekten gelen sözcüklerin değerini okurken sayfalar kızıla kesiyor. Büyük Sözcük Fabrikası'nı bir iki sözcükle anlatmam gerekseydi de kızıl derdim, kıpkızıl bir kitap.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder