Büyük Sözcük Fabrikası
Agnes de Lestrade
Resimleyen:Valeria Docampo
Çeviren: Çağıl Öksüztepe
Aylak Kitap, 2012
3-8 yaş
|
Işıl Kızılırmak
Zenginlerin diline pelesenk ettiği kelimelerin bizim
dünyamızda yeri yok, bizim kelimelerimizin onların dünyasında olmadığı gibi. Ne
güzel ki biz dilimize kocaman yürekleri ve umudu yerleştiriyoruz. Aynı Özgür
gibi...Tıpkı Cemile gibi...
Sözcüklerin
fabrikada üretildiği
bir ülke
düşünün.
Makinelerden çıkan
sözcük şeritleri çok uzun ama
bolluk sizi yanıltmasın. Çünkü bu ülkede yaşayanlar konuşabilmek için sözcükleri satın almalı ve yutmalılar. Yani
kendini dilediğince
ifade edebilmek yalnızca
parası
olanların
sahip olduğu
bir hak. Gerekli paraya sahip olanlar, giysileri hatta ellerindeki torbaları sözcüklerle
bezenmiş
halde nazik sözcükler ve
söylevler satılan
dükkanları arşınlıyorlar. Sözcük satın almak için parası
olmayanlarsa, eski sahiplerinin artık işlerine yaramayanları çöplüklerden topluyor ya da ucuz sözcükler bulabilmek için
ilkbaharı
bekliyor. Ki buralardan edinebilecekleri sözcükler “tavşan poposu”, “vantrolog” gibi işe yaramaz sözcükler oluyor genellikle. Akıllarına geleni, içlerinden geçeni
anlatabilmek için
zenginlerin bir kenara savurduğu sözcükleri birleştirmeleri gerekiyor. Ha, bir de havada uçuşan sözcükleri
fileleriyle yakalamaya çalışmak düşüyor yoksulların payına. Özgür de filesini
sözcüklerin rüzgârına doğru
sallayanlardan biri. Çünkü söylemek
istediklerini, özlemlerini giysisine resmeden Cemile’ye âşık ve ona aşkını
anlatabileceği sözcüklere ihtiyacı var.
Büyük Sözcük
Fabrikası;
sahiplik, sınıf farkları konularını çocuklara
yaşıtlarının hikayeleri üzerinden anlatmış. Cemile'ye onu sevdiğini ve bu yüzden
evleneceklerini söyleyen
Gürbüz;
zenginlerin herşeyin
kendilerine ait olduğuna,
istediklerine sahip olabileceklerine dair sarsılmaz kabullerinin küçük bir yansıması. Gürbüz gibilerden
arta kalanları
birleştirip
yaşamaya
çalışanların da bu
kabule boyun eğmesine
alışılmıştır. Oysa Özgür söz hakkının zengin
olana değil
cesur olana ait olduğunu
anlatır
okura.
Kitaptaki
resimlerde, az sayıda
renk kullanılmış ve renkler öyküyle paralel
olarak değişiyor. Yürekten gelen
sözcüklerin değerini okurken
sayfalar kızıla kesiyor. Büyük Sözcük Fabrikası'nı bir iki sözcükle anlatmam
gerekseydi de “kızıl” derdim, “kıpkızıl bir kitap”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder